powered by macsonuclari.net canlı maç izle

Karaman Tarihi

Karaman ili Tarihçesi

Karaman kentinin ilk kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber yapılan arkeolojik kazılar neticesinde, önemli bir yerleşim bölgesi, ticaret ve kültür merkezi olduğuna dair belgeler bulunmuştur.

Karaman ve çevresinin M.Ö.8000 yıllarında yerleşik iskana sahip olduğu ortaya konulmuştur. İl; Hititler zamanında bir askeri ve ticaret merkezi olmuş daha sonra Firigya ve Lidya’lıların egemenliğine geçmiş, M.Ö.322 de Yunan Kralı Perdikkos ve Filippos’un işgaline ve talanına uğramıştır.

Karamanoğulları Anadolu Selçuklu Devletinin zayıflamasından ve yıkılmasından sonra bağımsızlıklarını ilan edip Karamanoğlu Devletini kurmuşlardır. Karamanoğulları OĞUZ’ların SALUR boyuna mensuptur. 24.Oğuz boyu şunlardır. 1.Kayı 2.Bayat 3.Alkaevli 4.Karaevli 5.Yazır 6.Döğer 7.Dondurga 8.Yaparlı 9.Avşar 10.Kızık 11.Beğdili 12.Karkın 13.Bayındır 14.Biçene 15.Çavuldur 16.Çepni 17.Salur l8.Eymür l9.Alayuntlu  20.Üreğir  21.Iğdiz  22.Büğdüz  23.Yuva  24.Kınık. Bu 24 boy 6 ata da birleşir. 1.Günhan 2.Ayhan 3.Yıldızhan 4.Gökhan 5.Dağhan 6.Denizhan. Şehir Klasik dönemlerde LARENDE Olarak bilinir. Larende, 1256 da Karamanoğulları devletinin başkenti olmuştur. Larende, Cumhuriyet Döneminde KARAMAN adını almıştır. 

Karamanoğlu Mehmet bey Konya civarında Moğollarla yaptığı savaşı kazanarak Konya’yı moğal işgalinden kurtarmış ve Karamanoğlu Devletinin başkenti yapmıştır. O tarihlerde Anadolu Selçuklularının resmi dili Arapça, edebiyat dili Farsça idi. Yönetenlerle yönetilenler arasında dil konusunda büyük farklılıklar meydana gelmişti. Dil farkı büyük reaksiyonlar doğurdu. Hacı Bektaş Veli, Tapduk Emre, Yunus Emre, Aşık Paşa, Sarı Saltuk ve Karamanoğlu Mehmet Bey başta olmak üzere daha birçok kültür tarihinin büyük simaları Türk kültür ve medeniyetinin tahrip edilmekte ve yok edilmekte olduğunu görerek, siyasi ve kültürel taarruza geçmişlerdir. Karamanoğlu Mehmet Bey  Türk Milliyetçilik tarihine altın harflerle yazılması gereken 13 Mayıs 1277 yılında yayınladığı bir fermanla Türkçe’nin zaferini sağlamıştır. Bu fermanla “Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya” diyerek Türkçe’den başka konuşulan ve yazılan dilleri yasaklamıştır. 
Bugün Karaman halkının civar yerleşim bölgelerine nazaran daha düzgün bir lisan kullanmasını bu fermanda aramak lazımdır. 

Karamanoğulları devletinin sınırları, en güçlü olduğu zamanlarda, Karaman, Konya, Sivas, Kayseri, Niğde, Adana, Antakya, Silifke, Anamur, Mut, Gülnar, Alanya, Gazipaşa, Antalya, Isparta, Beyşehir’e kadar uzanıyordu. 

Karamanlılar kuvvetli düşmanlarının karşısında sarp yerlere bilhassa Toros dağlarına çekilerek korunurlar ve tehlike geçince tekrar İçel ve Larende (Karaman) tarafına geçerlerdi. Geçitler vasıtasıyla Konya’ya ulaşan ticaret kervan yollarını kontrol eden Karamanlılar, Ceneviz, Kıbrıs ve Malta tacirlerinden aldıkları vergiler ile mühim bir gelir temin ediyorlardı. Lamos, Silifke, Anamur, Manavgat gibi kendilerine ait limanlardan tahsil ettikleri gümrük resmi önemli gelirlerdendi. Karamanoğullarının Alaaddin Bey’den itibaren hedeflerinin gümüş sikkeleri görülmektedir. 

Hıristiyan alemi tarafından kutsal sayılan ve antik şehir olarak bilinen DERBE kenti Avrupalı hıristiyan turistlerin dikkat ve ilgisini çekiyor. (Derbe Karaman’a bağlı Aşıran köyü yakınlarında yer alır) Hıristiyanların Hz. İsa Peygamber’den sonra kendilerine dini lider olarak bildikleri MICHAEL Derbe’de yatmaktadır. Burayı ve MICHAEL’in kabrini ziyaret edenler Hıristiyan inancına göre kendilerinin hacı oldukları edinilen bilgiler arasındadır. Karaman 15 Haziran 1989 tarihinde Türkiye’nin 70. Vilayeti olmuştur.



Karaman Tarihi 2


Karamanoğulları Beyliğinin bir süre başkentliğini yapmıştır.
Ünlü denizci Piri Reis 465-1470 yılları arasında Karaman'da doğmuştur. Yunus Emre, Şeyh Edebalı, Kazım Karabekir, Kemal Reis, Mevlana, Şair Ayni gibi pek çok Türk büyüğünü yetiştirmiş bir şehirdir. Ayrıca Atatürk'ün dedeleri, anne tarafından Sofuzade Feyzullah ve baba tarafından dedesi Kızıl Hafız Ahmet Efendi'nin Karamanlı oldukları Yrd. Doç. Dr. Ali GÜLER tarafından "Hemşehrimiz Atatürk" adlı tezle ispatlanmıştır.
Türkiye'nin 58. büyuk ili olan Karaman, koyunlarıyla meşhurdur.
Karaman, tarih bakımından önemli olan illerden birisidir. Bu nedenle gezilmesi gereken illerden birisidir.

Eb-ül Fida'ya göre Karaman:
Rum Beldelerinin, birisi de Karaman topraklarıdır. Buralarda Türkmenler oturur. Karamanoğulları çevresindeki beyliklerin en güçlüsü ve en uzun ömürlü olanıdır. Konya'nın bir günlük güneyinde Rum Beldesinden birisi de Larende (Karaman)'dır.
Evliya Çelebi'ye Göre Karaman:
Evliya Çelebi, Karaman ve tarihi eserlerini incelemiş, Yunus Emre'nin de Karaman'da olduğunu belirtmiştir. Karaman Kalesinden, Aktekke (Mevlana'nın annesinin mezarının bulunduğu cami), Nuh Paşa Camii, Dikbasan Camii, Karabaş Veli Camii, Kirişçi Baba Camii ve bunlardan başka çok sayıda cami, medrese, çeşme, han, hamam ve imaretlerden bahseder. Evliya Çelebi bu tarihi eserlerden başka, büyük bir cadde üzerinde 470 dükkandan bahisle, Karamanlıların tarihlerde yaşantılarını ve binlerce evliyanın mevcudiyetini ve Yunus Emre'nin merkadinin (mezarının) Karaman'da olduğunu yazmaktadır.
Katip Çelebi'ye Göre Karaman: Katip Çelebi "Cihannüma"sında; Konya'nın kazalarını sıraladıktan sonra, Larende için "Konya'nın Doğu Cenubunda, arası bir menzil düz yerde kasaba ve kaladır. Akarsuyu, bağ, bahçeleri, camileri ve hamamları vardır.
Katip Çelebi Karaman eyaletini şöyle yazmıştır. "Der beyan-ı Eyalat-ı Karaman:
Osmanlılardan evvel bu yerlerde Al-i Karaman iskan etmekle, bu diyara Karaman denilmiştir. Daha evvel bu memleket, ta denizde sonra ererdi.
Konya Salnamelerinde Karaman:
1289-1291 Hicri (1872-1874 Miladi) tarihli Konya Salnamelerinde Karaman Tarihi hakkında bilgi verildikten sonra, 88'inci sayfada şöyle deniliyor; "Karaman'da Kibar'ı Evliyaullahtan Tabduk Emre, Yunus Emre, Mader-i ve Birader-i Hz. Mevlana ve Kettaue Baba, Canbaz Kadı medfundurlar".
1294 Hicri (1877 Miladi) tarihli salnamede de şunları yazıyor: "Karamanda büyük küçük 41 camii, 82 mescit, 17 medrese, l kütüphane, 5 tekke, 12 zaviye, l rüştiye mektebi ve biri Ermeni, diğeri Rum 2 adet kilise ve 51'i İslam ve 2'si Rum olan 53 mektep, ikisi çift ve yedisi tek olmak üzere 9 hamam 115 çeşme ve şadırvan, 422 dükkan, 7 han, 5 adet bezirhane, 11 yağhane, 33 değirmen, l imaret, 11 sebil, 12 sarnıç, l buzhane, 4 karlık, l adet Kala-i atik mevcuttur."
Lugat-ı Tarihiyye ve Coğrafiyye Müellifine Göre Karaman:
Karaman bugün Konya vilayeti dahilinde olup, evvelce Pizidi kıtasını teşkil eden ve sonra bir müddet emirlik halinde idare olunan Larende, Niğde, Ermenek, Konya, Kayseri, Akşehir, Beyşehir, Seydişehir ve Karahisar sancak ve kazalarını toplayan eyaletin ismidir. Bu eyaletin çok yeri dağlık ise de güzel üzüm, afyon yetişir ve tuzlaları vardır."
Şemseddin Sami Bey'e göre Karaman:
Sems'ed-din Sami Bey (Kamus-ül A'lam'ında Karaman ilini) şöyle yazmıştır.
"Anadolu'nun orta kısımlarının güney cihetine verilen isim olup, Konya, Niğde, İçel sancaklarından ibarettir. Bu bölge, Selçuk Devletinin çökmesinden sonra, İstiklal kazanarak oralarda hüküm süren Karamanoğullarımn adı ile anılır. Bu hükümetin ilk teşekkülünde Larende Kasabası merkez olup, sonra yine Konya'yı terke mecbur olmuşlar, Larendeye çekilmişlerdir. Şimdi dahi Karaman ilinin merkezi Larende ad olunup, bu kasabaya Karaman dahi denilir."
Yılmaz Öztuna'ya göre Karaman:
Karamanoğulları, Anadolu Türkmen Beyliklerinin en mühimi, en büyüğü, en kudretlisi ve en devamlısıdır. Karaman Türkmen Beyliği, 1250 yıllarından 1487'ye kadar takriben 237 yıl sürmüştür. Karamanoğlu 24 Oğuz boyundan biri olan, Oğuzların Avşar Boyu Beylerinden Ahmet Sadettin Bey'in oğlu Nuri Sofu Bey'den gelmişlerdir.
2,5 asırlık tarihleri sırasında, Karamanoğulları'mn toprakları zaman zaman büyüyüp küçülmüştür. Karaman Beyliği, Türkiye'nin şu illerine yayılmıştır: Konya, Karaman, Niğde, Aksaray, Kayseri, Ankara, Nevşehir, Mersin, Kırşehir illerinin tamamı, Antalya'nın doğu yarısı, Karamanoğullarının nüfuz ve tabiyetinde bulunmuştur. Karamanoğullan batıya doğru Antalya, Isparta, Afyon dolaylarında zaman zaman yukarıdaki sınırları da aşmışlar, akın mahiyetinde çok daha uzaklara gitmişler ve Bursa'ya da girmişlerdir. Yukarıda gösterilen topraklar 146,000 km² olup, o dönemde bu topraklar üzerinde 2 milyon insanın yaşadığı tahmin edilmektedir.